31 Ağustos 2016 Çarşamba

Gitmedim burdayım...









Geçen haftadan bu yana anlatacaklarım yine birikti. Yazasım vardı araya koşturmacalar girince o gün bugün oldu...

Çoğu insan ha bugün ha yarın der sağlıkla ilgili birşey olunca. Diş etin şişer; dur bekleyeyim geçer der, acı dişine vurmaya başlayınca kendince ilaç kullanımı başlar taa ki dşin ağrısı gözünden çıkmaya başlar anca dişçiye gidilir tabi ki iş işten geçmiştir. Başta kolay bir tedaviyle geçebilecek bir sorun olur sana ağır antibiyotikli, diş çekimli bir vaka.

Ben o tarz insanlardan değilim. Kişi kendinin doktoru olmalı diye bir söz vardır ya işte aynen ben. Neyin benim başıma sonradan iş açacağını üç aşağı beş yukarı bildiğimden önlemimi erken almak isterim. Hep söylediğim şey sonradan pişman olup " ahh keşke gitseydim doktora bunlar başıma gelmezdi" diyeceğime imkanım varken gideyim varsa bir sorun erken çözümlensin. Biz insanoğlu metaya önem veririz. Arabamıza kasko, trafik sigortası yaptırır bakımlarını aksatmayız. Eğer başımıza birşey gelirse fatura kabarık olur diye korkarız. Evimizi yangına, hırsıza sigorta yaptırırız mazallah bir sıkıntıda geri ödeme alalım. Ee be kardeşim bedenine niye bakmıyosun?? Bir sağlık sorununda bütün vücudun, sistemin bozulabilir, geri dönüşü olmayan yollara girersen ne olacak?? Hiç mi düşünmüyorsun kendini, bir araban evin kadar değerli değil misin??

Velhassıl bende son dönemde midemde yaşadığım hazımsızlık yanma gibi şikayetlerden ötürü doktora gittim. Daha randevuyu alırken sekreter bana aç susuz gelmemi tembihledi. Anladım ki endoskopi olabilirim :( Korku dolu saatler geçmek bilmedi. Bu bekleyiş aç ve susuzken daha da kabus oldu. Neyse muayene oldum.  Hocanın endoskopiyle bakacağız demesiyle ilk söylediğim "uyutacaksınız değil mi"  İşlem korkulacak birşey değilmiş. Tabii işi bilen doğru ellerde olduğunuzdan emin olun. Çok şeker bir hemşire beni rahatlatarak ilacı enjekte etti ve herşey oldu bitti. Hiç birşey hissetmiyosunuz, hatırlamıyosunuz bir uyanıyorsunuz ki geçmiş gitmiş olay. Biraz sersemlikle eve uğurlanıyorsunuz. O gece öyle güzel tatlı bir uykuyla geçiyor ertesi gün normal hayat. Benim endoskopim esnasında birkaç parça alındığı için 2 gün hafif sızı hissettim boğazımda, hafif gıdalarla beslenince hiç birşeyiniz kalmıyor. Bakalım cuma akşamı patoloji sonuçları çıkacak, heyecanla bekliyorum umarım ki önemli bir sorun olmasın.

Bu arada hayatımda yeni kararlar alıyorum demiştim yaa bu yaştan sonra pilatese başlamaya karar verdim ve bu kararı geçtiğimiz hafta hayata geçirdim bile :))  37 yılın ham vücudu bundan pek hoşlandı diyemem zira ilk gün ağrılar içindeydim. Sırtım ve belimdeki ağrılardan ötürü doktorum şiddetle pilatesi önermişti bende aylardır sallıyordum; ha bu ay başlarım dur hele önümüzdeki ay derken artık sırt ağrılarım beni yataktan kaldırmamaya başlayınca "tamam Cemre kaçış buraya kadar, sana SEN lazımsın, kimseden fayda yok" dedim ve başladım. 

Pilates için öncelikle işin profesyoneliyle çalışmak önemli işin ucunda sakat kalma riski var çünkü. 
Sonrasında evime mümkün olduğunca yakın bir salon aradım çünkü kalkıp gitmeye üşenmemeliyim, spor ciddiyet ve istikrar istiyor. Son olarak bütçemi de fazla zorlamamalı. Bu iş uzun soluklu olacağından ciddi maliyet gerektirecek bir yer olmamalı diye düşünüp seçeneklerimi eledim ve başladım. Haftada 3 gün gidiyorum. Çok ilgili ve işini bilen bir hocam var; Burcu hoca... Durumuma ve hastalıklarıma göre bir program başladık çok zorlamadan keyifle geçiyor zaman. Merak edeniniz olursa Çankaya Birlik mahallesinde Homepilates stüdyosundayız :))

Hiç birşey için geç değil ve başlamak bitirmenin yarısıdır...
Hayatınıza yenilikler katmaya çalışın çünkü siz değerlisiniz..

yakında tekrar görüşmek üzere DOSTÇAKALIN :)

22 Ağustos 2016 Pazartesi

Pazartesi




http://www.mesajlarindir.com/resimler/mesajlarindircom7d2f47a4469a2f0e6ff6.jpg




Genellikle sendrom günü ve çoğu yeni kararların başlangıç günüdür Pazartesi.
Pazartesi hafta başlangıcı; haftasonu rahatlığının bitişi sonrası insanların gevşekliğinin bitip gerçeklerle yüzleştiği " selam rutin hayat, gündelik işler, monotonluğa merhaba" denen bu günde genellikle radikal kararlar alınır. Uygulanır mı?? Tabi ki HAYIR!! Belki birkaç saat, belki birkaç gün sonrası yine aynıya, eskiye dönüş.
Mesela neden bütün rejimler Pazartesi başlar çünkü devam edilmeyeceği bilinir. İnsan kendini rahatlatır "bak bugün Pazartesi ve ben bir karar aldım." Aferin sana hani madalyan??
"Ben artık kimseye yardım etmeyeceğim, herkes beni kullanıyor zaten"  Oldu canım, akşama kalmaz o arkasından atıp tuttuğun Ayşe'nin düğün hazırlıkları için kendini çarşı pazarda bulursun, benden söylemesi.
İnsan öyle büyük laflar etmeyecek arkadaş; "Ben bundan sonra..." diye başlamayacak cümlelere zira 2 gün içinde o lafı yutmuş, kendini tükürüğünü yalarken bulursun.

Kendimden azıcık örneklendireğim bu gerçekliği ne dersiniz??? Mesela ben çocukluğumdan beri balık sevmeyen bir bireydim. Öyle ki ıssız adaya düşsem hayatta aramayacağım bir gıdadır kendileri. Gençliğimde gevrek gevrek "ben hayatta evime balık sokmam, ne pişiririm nede yerim arkadaş" derdim. Babam çoook söylendi büyük konuşma kızım, birgün evlenirsin kocan balık seven bir adam olur diye. Bense pişkin pişkin " gitsin anasının evinde yada dışarda yesin balığını, bana ne" derdim. Anne babaların Ahh'ı tutuyor azizim. Evlendim eşim balık sever bir adam, Allah'ı var bana hiç baskı yapmadı, balık pişir, ben balık istiyorum diye. Askerden döndüğünün 2. gününde kara kışta kendimi tava başında tekir balığı kızartırken buldum. İşte dedim bunun adı AŞK, FEDAKARLIK.. Bir büyüğüm ise buna "büyük konuştun al ye şimdi o büyük lokmayı" dedi :)  Sonraki dönemde (9 yıla yakın) yine balık bizim eve gelmedi.
Taaa ki 35 yaşıma kadar... 2014 yılı yani benim 35. yaşım dönüm noktam oldu. Yemem- içmem, yapmam- etmem dediğim ne varsa birer birer tokat oldu yüzümde :) İyi mi oldu kötü mü oldu bilmem ama Eylül gelse de avlanma sezonu açılsa diye bekler oldum, o denli değişim siz düşünün..

Şimdi Cemre sen bu blogu neden açtın? Bunları neden yazıp bize anlatıyorsun? diye soran olursa aranızda; bu blog da bir "Pazartesi" kararı :)) Anılarımı yazma isteği, içimdekileri anlatacak kimseleri bulamamış olmam, belki geçici bir heves kim bilir..Ne kadar daha yazarım ne kadar sürer göreceğiz..

Bana katılın, konuşalım paylaşalım..