22 Ağustos 2016 Pazartesi

Pazartesi




http://www.mesajlarindir.com/resimler/mesajlarindircom7d2f47a4469a2f0e6ff6.jpg




Genellikle sendrom günü ve çoğu yeni kararların başlangıç günüdür Pazartesi.
Pazartesi hafta başlangıcı; haftasonu rahatlığının bitişi sonrası insanların gevşekliğinin bitip gerçeklerle yüzleştiği " selam rutin hayat, gündelik işler, monotonluğa merhaba" denen bu günde genellikle radikal kararlar alınır. Uygulanır mı?? Tabi ki HAYIR!! Belki birkaç saat, belki birkaç gün sonrası yine aynıya, eskiye dönüş.
Mesela neden bütün rejimler Pazartesi başlar çünkü devam edilmeyeceği bilinir. İnsan kendini rahatlatır "bak bugün Pazartesi ve ben bir karar aldım." Aferin sana hani madalyan??
"Ben artık kimseye yardım etmeyeceğim, herkes beni kullanıyor zaten"  Oldu canım, akşama kalmaz o arkasından atıp tuttuğun Ayşe'nin düğün hazırlıkları için kendini çarşı pazarda bulursun, benden söylemesi.
İnsan öyle büyük laflar etmeyecek arkadaş; "Ben bundan sonra..." diye başlamayacak cümlelere zira 2 gün içinde o lafı yutmuş, kendini tükürüğünü yalarken bulursun.

Kendimden azıcık örneklendireğim bu gerçekliği ne dersiniz??? Mesela ben çocukluğumdan beri balık sevmeyen bir bireydim. Öyle ki ıssız adaya düşsem hayatta aramayacağım bir gıdadır kendileri. Gençliğimde gevrek gevrek "ben hayatta evime balık sokmam, ne pişiririm nede yerim arkadaş" derdim. Babam çoook söylendi büyük konuşma kızım, birgün evlenirsin kocan balık seven bir adam olur diye. Bense pişkin pişkin " gitsin anasının evinde yada dışarda yesin balığını, bana ne" derdim. Anne babaların Ahh'ı tutuyor azizim. Evlendim eşim balık sever bir adam, Allah'ı var bana hiç baskı yapmadı, balık pişir, ben balık istiyorum diye. Askerden döndüğünün 2. gününde kara kışta kendimi tava başında tekir balığı kızartırken buldum. İşte dedim bunun adı AŞK, FEDAKARLIK.. Bir büyüğüm ise buna "büyük konuştun al ye şimdi o büyük lokmayı" dedi :)  Sonraki dönemde (9 yıla yakın) yine balık bizim eve gelmedi.
Taaa ki 35 yaşıma kadar... 2014 yılı yani benim 35. yaşım dönüm noktam oldu. Yemem- içmem, yapmam- etmem dediğim ne varsa birer birer tokat oldu yüzümde :) İyi mi oldu kötü mü oldu bilmem ama Eylül gelse de avlanma sezonu açılsa diye bekler oldum, o denli değişim siz düşünün..

Şimdi Cemre sen bu blogu neden açtın? Bunları neden yazıp bize anlatıyorsun? diye soran olursa aranızda; bu blog da bir "Pazartesi" kararı :)) Anılarımı yazma isteği, içimdekileri anlatacak kimseleri bulamamış olmam, belki geçici bir heves kim bilir..Ne kadar daha yazarım ne kadar sürer göreceğiz..

Bana katılın, konuşalım paylaşalım..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder